Afrika yerel inanışında Tanrı önce Baobab ağacını yaratmış, görkemi ve güzelliği karşısında bunu kıskanan şeytan da, ağacı tutup ters çevirmiştir. Gerçekten de toprak altına saldığı ve geniş bir alana yayılan kökleri yer yüzünde, ağacın tepesinde bulunan, yapraklanan taç kısmı ise kökleri niyetine toprak altında olsaydı, diğer geniş gövdeli ve dev ağaçlardan pekte farkı kalmazdı Baobab'ın. Ancak gelin görün ki, Dünya üzerindeki yaşayan en büyük sukulent ağaçtır Baobab. Doğal yaşama alanında 28 metre çapa ulaşabilen ağaç ender olarak 25 metrenin üzerinde boylanır. Ülkemizde sadece saksı içinde sınırlandırılarak ya da kapalı ısıtmalı sera ortamında yetiştirilebilir. 10 derenin alında sıcaklıklarda gelişimini durdurur. Bu nedenle kapalı ve aydınlık iç mekanda özellikle Bonsai tipi uygulamalar yapılarak yetiştirilmeye uygundur.

12-15 cm e varan meyvelerinden alınan tohumları, iri -orta boy fasulye büyüklüğündedir. Tohumları oda sıcaklığında, serin ortamda ortalama 14 yıl gibi uzun bir süre çimlenme kabiliyetlerinden hiçbir şey yitirmeden saklanabilir.
Ender ve koruma altında olan Adansonia türleri, Afrika'da yaygın olarak tohumdan ekilerek üretilmekte ve doğal yaşamı koruma çerçevesinde fideler, yaygın bulundukları bölgelere çoğaltma amacı ile tekrar dikilmektedirler.

Doğal yaşam alanı asla don görmeyen, sıcak ve çok az yağmur alan bölgelerdir. Toprak, taşlı kumlu geçirgen ve su tutuculuğu düşük topraklardır. Ancak daha yüksek yağış alan bölgelerde yetiştiricilikte başarı sağlanmıştır. Adansonia yetiştirirken dikkat edilecek en önemli husus, toprak geçirgenliğinin çok yüksek olması gerektiğidir.

İdeal ekim toprağı en az 3 te bir oranında dere kumu ile karıştırılmalıdır. Genç Baobab'lar çok hızlı gelişim gösterirler ancak bu gelişme yaşı ilerledikçe yavaşlayacaktır. İşte bu özelliği nedeni ile de Bonsai uygulamaları yapılan ağaç türleri arasında tercih sebebi olmaktadır.

Kaynak: National Botanical Institute, Pretoria